- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
FİLM GİBİ ON GERÇEK OLAY
-Niihau Kazası: Pearl Harbour saldırısı Hollywood tarafından defalarca filmlere konu edildi. Ancak saldırının hemen öncesinde gerçekleşen Niihau Kazası olayı hala filme çekilmedi. Olay saldırıya katılan bir Japon uçağının Hawaii adasına yakın Niihau adasına düşmesiyle başladı. Japonların da yaşadığı adada pilot saldırının gerçekleştiğini öğrenince silahlarıyla adadan kaçmak istedi. Ama adadaki Amerikalılar Japon pilotu yakaladı. Amerikalılardan biri pilotu duvara itip kafatasını kırdı. Daha sonra da üç kurşunla Japon pilot öldürüldü. İçinde İkinci Dünya Savaşı arka planı bulunan hikaye aksiyonu ve kaçış hikayesiyle de filmlere konu olmaya oldukça müsait...
KAYNAKÇA:http://www.internethaber.com/film-olmaya-aday-10-gercek-olay-foto-galerisi-1184711.htm
http://www.milliyet.com.tr/fotogaleri/44167-yasam-iste-film-olacak-10-gercek-olay/
FOTOĞRAFLAR:https://www.damninteresting.com/incident-on-niihau-island/
https://www.sozcu.com.tr/2016/dunya/rusyada-gizemli-dyatlov-gecidinde-bir-ceset-bulundu-1037401/
https://sites.google.com/site/venezuelaplus/efemerides/gregor-macgregor
https://www.dogadergisi.com/uranyum-nasil-elde-edilir/
https://gezimanya.com/isvec/stockholm
https://www.newhistorian.com/blackbeard-killed-on-the-high-seas/5406/
https://kids.kiddle.co/Paul_Gauguin
http://www.booktandunya.com/2017/07/ernest-hemingway-canlar-kimin-icin.html
https://www.ebay.com/itm/German-Field-Marshal-Erwin-Rommel-Portrait-COLOR-13-x-19-Print-/112447370172
-Niihau Kazası: Pearl Harbour saldırısı Hollywood tarafından defalarca filmlere konu edildi. Ancak saldırının hemen öncesinde gerçekleşen Niihau Kazası olayı hala filme çekilmedi. Olay saldırıya katılan bir Japon uçağının Hawaii adasına yakın Niihau adasına düşmesiyle başladı. Japonların da yaşadığı adada pilot saldırının gerçekleştiğini öğrenince silahlarıyla adadan kaçmak istedi. Ama adadaki Amerikalılar Japon pilotu yakaladı. Amerikalılardan biri pilotu duvara itip kafatasını kırdı. Daha sonra da üç kurşunla Japon pilot öldürüldü. İçinde İkinci Dünya Savaşı arka planı bulunan hikaye aksiyonu ve kaçış hikayesiyle de filmlere konu olmaya oldukça müsait...
-Dyatlov Geçidindeki Ölümler:Ural Dağları’nın kuzeyinde yer
alan Dyatlov geçidi ıssızlığıyla bilinir. Ancak 9 genç kayakçı trekking yapmak
için 1959’da geçide gitti. Ancak gezileri faciaya dönüştü. 5 kayakçı
kamplarının önünde çırılçıplak bir şekilde ölü halinde bulundu. Aylar sonra 4
kayakçının daha dağlardan karlar altında cesetleri çıktı. Cesetlerin birinin
dili kesilmişti. Cesetlerin çoğunda kaburga ve kafatası kırıkları tespit
edildi.Hikayeyi daha dehşet verici hale getiren ise cesetlerin yüksek oranda
radyasyona maruz kalmasıydı. Bu gerçek hikaye bir korku filmi olmaya çok
müsait. Ayrıca radyasyonun yarattığı gizem hikayenin kolayca bir bilim kurgu
filmi olmasını da sağlayabilir.
-Poyais Prensi:Gregor MacGregor 19. Yüzyılda Güney
Amerika’da Portekiz ve İspanya kolonileriyle savaşan İskoç bir askerdi. 1820’de
ülkeye döndüğünde Latin Amerika’da Poyais adını uydurduğu bir ülkeyi
fethettiğini söyleyerek insanları dolandırmaya başladı. Ülkenin el ile çizilmiş
haritalarını bile dağıttı. Kısa sürede bu sayede prestiji artan MacGregor bir
anda Londra’nın soylularına kendini kabul ettirmişti. MacGregor Londra Belediye
Başkanı dahil olmak üzere önemli mevkideki insanlara uydurma Poyais hükümetinde
bakanlık teklif etmişti. Koloni için para toplamaya bile başlamıştı. Ülkeye
gitmek isteyenlere gemiler bile ayarladı. Ancak gidenler çok geçmeden
dolandırıldığını anladı. İnsanlık tarihinin en büyük dolandırıcılarından biri
olan MacGregor’un filmi henüz yapılmadı. Ancak senaristler tarafından yeterince
süslendiğinde benzersiz bir komedi olacağına şüphe yok.
-Uranyum Hırsızı:1979’da General Electric nükleer
santralinde sözleşmeli çalışan bir personel olan Learned Dale yasak bölgeye
girerek tam 5 bidon zenginleştirilmemiş uranyumu çaldı. Sonrasında santral
yönetimine 100000 dolar için şantaj yaptı. Yönetime bir miktar uranyum gönderen
Dale eğer para ödenmezse uranyumu tüm nükleer karşıtı gruplara yollama
tehdidini savurdu. Ancak santral Dale ile anlaşma yolunu tercih etmedi. Bunun
yerine özel dedektiflere ve polislere başvurarak Dale’in izini sürdü. Kısa bir
soruşturmadan sonra Dale bulundu ve tutuklandı. İçinde dedektiflik hikayesi de
barındıran bu gerçek olay Coen Kardeşler’in tarzında bir hikayeye rahatlıkla
konu olabilir.
-Stockholm Sendromu:Kaçırılan kişinin kaçırana sempati
duyması anlamına gelen Stokholm sendromu defalarca filme konu oldu. Ama sözcüğe
anlamını veren olayı kimse film yapmadı. 1973’te İsveç’te azılı bir suçlu olan
Jan Erik Olson Stockholm’de bir banka soygunu yaptı. Polisle çatışmaya giren
Olson kaçarken 4 rehineyi de yanında götürdü ve arkadaşı Clark Olofsson’dan
yardım istedi. Rehinelerin serbest bırakmak için başbakan bile devreye girdi.
Ancak daha sonra rehinelerden başbakana garip telefonlar gelmeye başladı.
Rehineler polislere kızgınlığını dile getiriyor ve Olson’un serbest
bırakılmasını talep ediyorlardı. 5 gün sonunda polis binaya girdi ve hırsızlar
teslim oldu. Daha sonra rehinelerden biri Olofsson ile çok iyi arkadaş oldu.
Başlı başına tür olan kaçırılma filmlerinde bir başyapıt olma potansiyeline
sahip bu olay ilgi çekici bir kara komedi olarak beyaz perdeye yansıtılabilir.
-Kara Sakal’ın Hayatı:Korsan Kara Sakal hikayesi de birçok
filme konu oldu. Ancak gerçek hikayeyi anlatmak yerine karikatürleştirilmiş bir
anlatım tercih edildi. 1718’de Kara Sakal olarak anılan Edwart Teach zamanının
en kanlı korsanlarından biri olarak kabul edilir. Amerika doğu kıyısında
İngiliz gemilerle yaptığı çatışma ile efsaneleşti. Sonrasında korsanlıktan
‘emekli’ oldu ama başta Virginia valisi olmak üzere onu yakalamak için birçok
devlet otoritesi seferber oldu. Bu aşamadan sonra Kara Sakal’ın hikayesi tam
bir kedi fare oyununa döndü. Nispeten küçük gemisi ile denizde kaçmaya başlayan
Kara Sakal’ı bir filo takip etti. En sonunda muhteşem bir çarpışma sonucu Kara
Sakal öldürüldü. Öldürülmeden önce de 3 ayrı askerle kılıç dövüşü yapıyordu.
Johnny Depp’in başrolünü oynadığı müthiş bir korsan filmi yapmak için bu
hikayeden güzel fırsat yok.
-Tahitili Ressam Paul:Gauguin Post Empresyonizm resim akımının en önemli temsilcilerinden Paul Gauguin’in hikayesi “bir ressamın hayatından film olmaz” diyenleri yanıltacak cinsten. 1870’lerde sıradan bir yaşam süren Gauguin karısını ve ailesini terk edip resim yapmaya başladı. Önce Panama’ya sonra da Tahiti’ye giderek oralardaki yerlilerin basit yaşamlarından etkilenerek resimlerini yapmaya başladı. Hayatını tam düzene koymuş gibi gözükürken bu sefer de ülkedeki yerel otoritelerle çatışmaya başladı. Bu çatışmalar sonucu üç ay boyunca hapis cezasına bile çarptırılmıştı. Ceza uygulanamadan 1903’te öldü. Kendi yolunu çizmesi ile bir kahraman, ancak ailesi ve arkadaşlarına sırtını dönmesiyle bir anti-kahraman olan Gauguin’in hayatı ödüllük bir filme konu olacak türden.
-Tahitili Ressam Paul:Gauguin Post Empresyonizm resim akımının en önemli temsilcilerinden Paul Gauguin’in hikayesi “bir ressamın hayatından film olmaz” diyenleri yanıltacak cinsten. 1870’lerde sıradan bir yaşam süren Gauguin karısını ve ailesini terk edip resim yapmaya başladı. Önce Panama’ya sonra da Tahiti’ye giderek oralardaki yerlilerin basit yaşamlarından etkilenerek resimlerini yapmaya başladı. Hayatını tam düzene koymuş gibi gözükürken bu sefer de ülkedeki yerel otoritelerle çatışmaya başladı. Bu çatışmalar sonucu üç ay boyunca hapis cezasına bile çarptırılmıştı. Ceza uygulanamadan 1903’te öldü. Kendi yolunu çizmesi ile bir kahraman, ancak ailesi ve arkadaşlarına sırtını dönmesiyle bir anti-kahraman olan Gauguin’in hayatı ödüllük bir filme konu olacak türden.
-Hemingway’in Gençliği:Bu kadar popüler bir yazar olup da
hayat hikayesinin henüz filme konu olmamış olması Hemingway’in şansızlığı.
Gençliğinde İtalya’da geçirdiği yıllar, Birinci Dünya Savaşı’nda ambulans
şoförlüğü yapması. Bu görevi sırasında defalarca yaralandıktan sonra kendisini
Fransa’da buldu. Fransa ve Avrupa’da geçirdiği vakitler birçok kitabına ilham
kaynağı oldu. Hatta İspanya gezisinde boğa güreşi yaptığı bile söylenir.
Gençliği hızlı geçen Hemingway’in hayat hikayesi henüz filme çekilmedi.
Biyografik filmlerin her zaman zor olduğunu kabul etsek de Hemingway gibi bir
kişiliğin henüz filminin yapılmaması senaristlerin iştahını açabilir.
-Çöl Tilkisi:Bir Nazi subayı olan Erwin Rommel İkinci Dünya
Savaşı’nda Nazilerin askeri başarılarının birçoğuna imzasını atmıştı. Ama
Hitler’in politikalarına muhalifliği ile de biliniyor. Zırhlı tank
birliklerinin ardından Kuzey Afrika’da piyade birliklerini başarıyla yöneterek
kendinden sayıca fazla düşmanını yendi. Çöl Tilkisi lakabı da ona bu
savaşlardan kaldı. Rommel’in farkı savaş esirlerine diğer Nazilerden şefkatli
davranmasıydı. Sonunda Hitler’in durdurulması gerektiğine inanmıştı. Hitler’e
suikast girişimi başarısız olunca arkasındaki isim olarak Rommel tutuklandı.
1944’te de intihar etti. General Patton’a benzese de Çöl Tilkisi’nin hayatı
meslektaşınınki gibi film olmadı. Oysa yoğun savaş sahneleri ile süslenebilecek
bir anti-Hitler filminin çok ilgi göreceği kesin.
-Nikola Tesla’nın Hayatı:İcatlarıyla insanlık tarihini değiştiren Nikola Tesla’nın hayatı ise kargaşayla doluydu. 1880’de Thomas Edison’un şirketinde çalışan Tesla 5 sene sonra Edison ile anlaşamadı ve yollarını ayırdı. Bundan sonra bu ikili hayatları boyunca rakip oldu. Tesla bazen parasız kaldı. Radyoyu icadına kadar fakir yaşadı. Ancak Edison’un da itiraf ettiği gibi alternatif akımı bulan Edison değil Tesla’ydı. Ancak obsesif kompulsif bir yapısı olan Tesla daha sonra çılgın bilim adamı diye anılmasına yol açacak açıklamalarda bulundu. Hayatının son günlerinde “ölüm ışını” adını verdiği icat üstünde çalıştı. Bu icadın modern savaş tarihini kökten değiştirdiği düşünülür. Sonu mutlu sonla bitmese de dünya üzerindeki en ilginç hayat hikayelerinden biri film olmayı fazlasıyla hak ediyor. İnişli çıkışlı yaşamıyla Tesla’nın olası filminin asla sıkıcı olmayacağını söyleyebiliriz.
-Nikola Tesla’nın Hayatı:İcatlarıyla insanlık tarihini değiştiren Nikola Tesla’nın hayatı ise kargaşayla doluydu. 1880’de Thomas Edison’un şirketinde çalışan Tesla 5 sene sonra Edison ile anlaşamadı ve yollarını ayırdı. Bundan sonra bu ikili hayatları boyunca rakip oldu. Tesla bazen parasız kaldı. Radyoyu icadına kadar fakir yaşadı. Ancak Edison’un da itiraf ettiği gibi alternatif akımı bulan Edison değil Tesla’ydı. Ancak obsesif kompulsif bir yapısı olan Tesla daha sonra çılgın bilim adamı diye anılmasına yol açacak açıklamalarda bulundu. Hayatının son günlerinde “ölüm ışını” adını verdiği icat üstünde çalıştı. Bu icadın modern savaş tarihini kökten değiştirdiği düşünülür. Sonu mutlu sonla bitmese de dünya üzerindeki en ilginç hayat hikayelerinden biri film olmayı fazlasıyla hak ediyor. İnişli çıkışlı yaşamıyla Tesla’nın olası filminin asla sıkıcı olmayacağını söyleyebiliriz.
KAYNAKÇA:http://www.internethaber.com/film-olmaya-aday-10-gercek-olay-foto-galerisi-1184711.htm
http://www.milliyet.com.tr/fotogaleri/44167-yasam-iste-film-olacak-10-gercek-olay/
FOTOĞRAFLAR:https://www.damninteresting.com/incident-on-niihau-island/
https://www.sozcu.com.tr/2016/dunya/rusyada-gizemli-dyatlov-gecidinde-bir-ceset-bulundu-1037401/
https://sites.google.com/site/venezuelaplus/efemerides/gregor-macgregor
https://www.dogadergisi.com/uranyum-nasil-elde-edilir/
https://gezimanya.com/isvec/stockholm
https://kids.kiddle.co/Paul_Gauguin
http://www.booktandunya.com/2017/07/ernest-hemingway-canlar-kimin-icin.html
https://www.ebay.com/itm/German-Field-Marshal-Erwin-Rommel-Portrait-COLOR-13-x-19-Print-/112447370172
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder